‘Müzik ruhunu kaybetmemeli’

Jethro Tull, Volkswagen Arena’da hayranlarıyla buluşuyor

Melisa Vardal – Rock müziğin öncü gruplarından Jethro Tull, Türkiye’de! Grup, 23 Kasım’da Volkswagen Arena’da hayranlarıyla buluşacak. 1967 yılında kurulan ve blues rock’tan folk müziğe, cazdan klasik müziğe kadar farklı türleri kendine özgü bir şekilde harmanlayan Jethro Tull, yarım asırdan uzun süredir müzik dünyasında önemli bir yere sahip. Flüt kullanımını rock müziğinde ön plana çıkaran grup, İstanbul konserinin öncesinde müzik endüstrisindeki değişimden grubun müzikal evrimine, “RökFlöte” albümünün yaratım sürecinden sanatçıların toplumsal sorumluluklarına kadar pek çok konuda sorularımızı yanıtladı.

Kariyeriniz boyunca farklı türleri bir araya getirerek yeni bir ses yarattınız

Müzik her zaman keşif ve dönüşümle ilgili. Jethro Tull’un yolculuğu, farklı türleri bir araya getirerek yeni bir ses yarattı. Blues ve jazz rock’tan ilham alarak başlayan grup, kısa sürede folk, klasik ve progresif unsurları harmanlamaya başladı. Bu süreçte flüt, şarkıların melodik ve anlatısal yapısını yönlendiren bir lider enstrüman hâline geldi. Heyecan verici bir kontrasttı. Müziğimizde köklere sadık kalarak, arayışa devam etmek hep önceliğimiz oldu.

Müzik endüstrisi dijital döneme geçiş sürecinde büyük değişimler yaşadı

Analog kayıtların zengin dokusundan dijital akış dünyasına geçiş, müzik endüstrisini kökten değiştirdi. Eskiden bir albüm yapmak büyük bir ritüelken, bugün müzik daha hızlı tüketilen bir hal aldı. Ancak bu hız, sanatçıların anlatmak istediği hikâyeyi derinleştirmekte zorluklar yaratabilir. Müziğin ruhunu kaybetmemek, sanatçılar için büyük bir meydan okuma haline geldi.

İskandinav mitolojisinin derinliği albümünüzde nasıl yansıtıldı?

“RökFlöte” albümü, İskandinav mitolojisinin insanlığın doğayı, yaşamı ve ölümü anlayışını yansıtan derinliğinden ilham alıyor. Mitolojiyi tarihsel bağlamında ele alan albüm, her şarkıda farklı bir tanrının tarihi ve modern dünyadaki yansımalarını ele alıyor. Örneğin, Njord’un denizlerin ve rüzgârların tanrısı olarak mitolojik rolü, günümüzde denizcilerin karşılaştığı zorluklara ve çevresel sorunlara işaret ediyor.

Sanatçılar iklim krizi konusunda nasıl bir rol oynamalı?

Sanatçılar, iklim krizi gibi küresel sorunlara dikkat çekerek farkındalık yaratmalı ve insanları harekete geçirmelidir. İklim değişikliği inkarcılarına karşı durarak, bilgiyi doğru şekilde yorumlayarak toplumu bilinçlendirmek sanatçılar için önemli bir sorumluluktur. Sanat, küresel sorunlara dikkat çekmek ve değişim yaratmak için güçlü bir araç olabilir, ancak bu rol dengeli bir şekilde bilgiyle desteklenmelidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir